Mesleki gelişim eğitimlerinin başladığı günün sabahında yanında bir çay bardağı ile öğretmenler odasında olduğunu ifade eden Selçuk, "Çünkü seminer dönemi dediğimiz bu günler için yıllarca 'öğretmenlerin çay içip oturdukları günler' dediler. Bunu ben zaman zaman başka konularda da karşımıza çıkan o garip etiketlemelerden birisi olarak görüyorum. İstedim ki mesleki gelişim eğitimlerimizdeki bu etiketi de gözden geçirelim. Gerçekten işe yarayan bir eğitim dönemi yaşayalım. 'Çayımızı da içiyoruz, işimizi de yapıyoruz' diyelim." değerlendirmesinde bulundu.
Göreve başladığından bu yana pek çok okulda konferans salonlarında sayısız öğretmenle bir araya geldiğini aktaran Selçuk, bu sohbetlerinde her zaman öğretmenleri merkeze alan bir bakış açısıyla yol alacaklarını ifade ettiğini dile getirdi. Bir öğretmene fırsat ve değer verilirse neler yapabileceğini, hangi kapıları açabileceğini ve öğrencilerini, sınıfını hatta okulunu nerelere götürebileceğini bildiğini vurgulayan Selçuk, "Samimiyetle söylüyorum ki bizim sizlere olan inancım sonsuz." dedi.
Bu inancın yerini bulabilmesi için aşama aşama yapılması gerekenlerin bulunduğuna işaret eden Selçuk, bunlardan birinin hizmet içi ve mesleki eğitim çalışmaları olduğunu söyledi. Selçuk, şöyle devam etti: "Seminer dönemini zorunlu olarak vakit geçirilen bir zaman dilimi olmaktan çıkartıp öğretmenin gerçekten kendini geliştirebileceği, keyifli vakit geçirebileceği bir değerli zamana dönüştürelim istedik. Bu hemen olabilecek bir şey değil, biliyorum ama yolumuz belli, fizibilitelerimiz hazır, bu konuda ulusal ve uluslararası üniversitelerle örneğin Harvard Üniversitesi ile Türkiye'deki üniversitelerimizle, sivil toplum kuruluşlarıyla, spor federasyonlarıyla, diğer bakanlıklarla ve diğer pek çok kurum ve kuruluşla protokoller ve iş birlikleri yaptık.
Bu çalışmaların sonucunda bu yıl mesleki gelişim eğitimleri kapsamında sizlere fen ve matematik eğitimi, müze eğitimi, oryantiring, doğa yürüyüşü, okul tabanlı afet eğitimi, Türkçe'nin doğru kullanımı ve diksiyon, Arapça, Fransızca, Almanca eğitimi, masal anlatıcılığı gibi alanlarda eğitim alabilme imkânları sunabildik. Bunları daha sonraki dönemlerde sizlerin talep ettiği alanlarda artırabilme, genişletebilme imkânımız var. Önemli olan öğretmenlerimize tek tip olmayan, gerçekten katma değer oluşturan içerikler sunabilmek. Bundan sonrasını hep beraber yoluna koyacağız. Yaptığımız her çalışmada yüzlerce öğretmenin fikrini alarak görüşlerimizi tartışarak yol alıyoruz. Sahanın sesini dinlemek ve bu sesle hareket etmek, bizim için çok önemli. " Bakan Selçuk, "1 milyon öğretmen, 1 milyon fikir" projesine gösterdikleri ilgi için öğretmenlere teşekkür etti ve fikirlerin hepsini tek tek incelediklerini söyledi.
Öğretmenlerin fikirlerinin, eleştirilerinin, yorumlarının ve sorularının kendileri için birer yol haritası olduğuna dikkati çeken Selçuk, yaptıkları her çalışmada gelen geri bildirimlere göre değişiklikler yapıp pilot çalışmalar düzenlediklerini anlattı.
"Yeni yapı sorun teşkil etmeyecek şekilde tasarlandı"
Bakan Selçuk, yeni ortaöğretim tasarımına ilişkin, "Temmuz sonuna kadar üniversiteler, sendikalar, ilgili sivil toplum kuruluşları ve benzeri kuruluşlardan gelen yapıcı geri bildirimlere göre gereken değişiklikleri de yapacağız." açıklamasında bulundu. Programla ilgili bazı meslektaşlarının birkaç konuda kafa karışıklığı yaşadığını dile getiren Selçuk, bunlardan birinin ders saatlerinin azaltılmasıyla ilgili olduğunu söyledi. "Buradan açıklıkla söyleyebilirim ki öğretmenlerimiz, norm kadro ve ders ücretleri konusunda sıkıntı yaşayabileceklerini düşünmesinler." diyen Selçuk, yeni yapının böyle bir sorun teşkil etmeyecek şekilde tasarlandığını, yaptıkları simülasyonlar ve modellemelerin de bunu kanıtladığını kaydetti. Öğretmenlerin yeni sisteme uyumunun da diğer bir konu olduğuna işaret eden Selçuk, "Sürekli örnek verilen ülkelerde çok uzun yıllardır uygulanan benzeri uygulamalar bizde de olsun dediğimizde 'bizim öğretmenler yapamaz' deniliyor. Önümüzde yeni bir fakülte bitirecek kadar uzun bir süre var. Bu konuda gerekli öğretmen eğitimleri düzenlenecek, öğretmenin ihtiyaç duyduğu ders içeriği, materyal hazırlığı ve buna benzer tüm çalışmalar yapılacak." diye konuştu.
Zamanlamayı yıllara göre kademelendirilmiş şekilde kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Selçuk, "2020'de başlayalım dememizin temel sebebi de zaten hazırlık yapma ihtiyacından kaynaklanıyor. 2024'teki dersler için şimdiden 'bizim öğretmenlerimiz yapamaz' demek doğru bir yaklaşım olmaz. Kaldı ki bahsi geçen ülkeler, 2030 ve 2040'lı yılların eğitim politikalarını şimdiden belirliyorlar." dedi. Bakan Selçuk, öğretmenlere şöyle seslendi: "Beni az çok tanıyorsunuz, sınıfta, akademi dünyasında, bürokraside, özel sektörde yıllardır çalışmış biriyim. Bizim laf olsun diye bir değişiklik yapma lüksümüz, ihtiyacımız yok. Değişim bir tasarım ve tasavvur işidir, zamanın ruhu neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalışmaktır. Bir bina yapılırken nasıl elektrik, mekanik, statik ve benzeri projeleri önceden hazırlanıyorsa eğitim sistemleri de böyle bütünsel bir hazırlıkla değişim yaşamalıdır. 2023 Vizyonu eğitim sisteminin ilk kez tüm alt sistem ve bileşenleriyle tasarlandığı, yapılacak her işin fizibilitesinin tamamlandığı bir vizyon belgesidir. 'Bize göre'si olmaz, çocuklara göre, uluslararası ölçütlere göre ne yapmamız gerektiği önemlidir. 2023'e kadar ay ay, yıl yıl neyi nasıl yapacağımızı ilk kez ortaya koyduk. Bu iş, sloganla, nutukla değil bilimle ve akılla olur. Türkiye'mizin bu birikimi var, yeter ki hep beraber bu inancımızı pekiştirelim.
"Ara tatiller, verimi artırıyor"
Bakan Selçuk, eğitim öğretim yılı takviminde yaptıkları düzenlemelerle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Bu yenilikle, daha verimli bir eğitim öğretim dönemi, öğretim yılı başı ve sonundaki verimsizliği azaltmayı, öğretmenlere arada bir öğrencisiz ortamda eğitim imkânı sağlamayı hedeflediklerini bildiren Selçuk, yapılan araştırmaların bu uygulamaların verimi artırdığını gösterdiğini aktardı. Bakan Selçuk, yeni akademik takvime ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Burada aynı zamanda birer ebeveyn olan öğretmen arkadaşlarımız doğal olarak 'biz okuldayız ama çocuklar evde, çocukları ne yapacağız' dediler. Bunlar bizim için keskin ve tek taraflı düşündüğümüz noktalar değil ve çeşitli çözüm önerilerimiz elbette var. Örneğin Gençlik ve Spor bakanlığının kamplarının ara tatillerde öğrencilerimize tahsis edilmesi, TÜBİTAK ve benzeri kuruluşlarla bilim kampları ve fuarları düzenlenmesi, çeşitli federasyonlarca hazırlanmış özel programlar ve daha birçok düzenleme yapıyoruz. Yine aynı şekilde okullarımız bünyesindeki halk eğitim merkezlerindeki birçok atölye ve laboratuvar ve benzeri ortamlar çocuklar için hizmete açılabilecek."
"Öğretmenler, odalarında daha rahat edecek"
Bakan Selçuk, öğretmen odasından seslendiği öğretmenlere yeni bir haber vermek istediğini belirterek, "Ülke genelinde öğretmen odalarının iç tasarımını yeniden oluşturuyoruz. Öğretmen odalarını öğretmenlerin daha rahat edebilecekleri, daha keyifli vakit geçirebilecekleri birer yaşam alanı haline getirebilmek bu konudaki temel hedefimiz. Bakanlığımız, merkezi bütçesinin ve illerdeki imkanların el verdiği ölçüde en kısa zamanda yeni odaların tasarımına başlayacağız. Bizim için girdiğiniz sınıfın, dinlendiğiniz öğretmenler odasının, söylediğiniz her sözün, verdiğiniz her fikrin, hedeflerinizin, hayallerinizin, varlığınızın son derece kıymetli olduğunu bilmenizi isterim." ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, her gün peş peşe kullandığı üç kelimenin "Eğitim ekip işidir" olduğuna işaret ederek, bu ekibin en büyük halkasının öğretmenler olduğunu söyledi. Selçuk, "Mutfakta ve sahada olan sizsiniz, ben bu değerin farkındayım ve herkesin farkında olması için de elimizden geleni yapacağız." dedi.