Bakan Özer, eğitimde son 19 yılda ülke genelinde evrimsel bir dönüşüm gerçekleştiğini ifade ederek OECD ülkelerinin 1950'li yıllarda tamamladığı okullaşma oranlarına bu dönemde ulaşılabildiğini söyledi.
Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarında ciddi artış olduğunu belirten Özer, "Bu süreçten en fazla faydalananlar, kız çocuklarımız ve kadınlarımız oldu. Bu dönem sadece tüm çocuklarımızın eğitime erişimle ilgili kitlesel dönüşümün, eğitimde evrenselleşmenin yaşandığı bir dönem olmadı, aynı zamanda kız çocukların ve kadınların eğitime erişimi ile ilgili sorunların çözüldüğü bir dönem de oldu." diye konuştu.
Başörtüsü konusunda kadına yönelik bir şiddet gerçekleşti
Eğitimin demokratikleşmesi sürecinde de önemli ilerlemeler yaşandığını ifade eden Özer, "Başörtüsü engelinden dolayı eğitime erişemeyen kadınlarımız, kız çocuklarımız oldu ama bu konu hiçbir zaman kadına şiddet bağlamında değerlendirilmedi. Anayasal bir suç olarak eğitime erişim engellendiği gibi aynı zamanda kadına yönelik de bir şiddet gerçekleşti. Onun için kadına yönelik şiddet üzerine konuşan insanların içtenlik ve samimiyetinin çok önemli olduğuna inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Halk eğitim kurslarına 7 milyon kadının katılımını hedefliyoruz
Özer, halk eğitim kurslarına da kadınların katılım oranının yüzde 70 olduğunu belirterek "2021'de 1,6 milyon kadınımız halk eğitim merkezlerindeki kurslardan yararlandılar. Bu seneki hedefimiz, 10 milyon. Yani yüzde 70 oran gerçekleşirse 7 milyon kadınımızı halk eğitim kurslarından yararlandırmış olacağız. Bu, çok önemli bir nokta." değerlendirmesinde bulundu.
Mesleki Eğitim Kanunu'nda geçen yıl aralık ayında yapılan 3 önemli düzenlemeyle mesleki eğitim merkezlerine devam eden vatandaşların ortak yararlanabileceği bir mekanizma üretildiğini hatırlatan Özer, bu düzenlemeden en fazla yararlananların kadınlar olduğunu vurguladı.
Düzenlemeden önce bu merkezlerde 27 bin kadın varken şu an bu sayının 80 bine çıktığını bildiren Özer, "Bu merkezlere devam eden kadınlarımızın yüzde 50'si 19 yaş üzeri. Bakanlık olarak kadınların istihdamda daha güçlü olmalarıyla ilgili mekanizmayla bu sürece katkıda bulunmaya devam ediyoruz." dedi.
"En önemli uzun vadeli katkılardan birini biz vereceğiz"
Bakan Özer, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Faaliyet Planı çerçevesinde Bakanlık bünyesinde yürütülecek faaliyetlere ilişkin şu bilgileri verdi:
"Bizim en önemli enstrümanlarımızdan biri, tüm okullarımızda rehber öğretmen ve psikolojik danışmanlarımızın olması. Yaklaşık 60 bin rehber öğretmen ve psikolojik danışmanımız var. Bu faaliyet kapsamında, tüm rehber öğretmenlere ve danışmanlarımızı eğitimlerden geçirdik, geçirmeye devam edeceğiz. Tüm liselerimizde, şiddetin her türlüsü, kadına yönelik şiddet ve bağımlılıklar konusunda farkındalık çalışmalarını aktif olarak yürüteceğiz. Bununla ilgili her türlü planlamamızı yaptık. Belki de en önemli uzun vadeli katkılardan birini biz vereceğiz çünkü eğitim sistemi o kadar büyük bir noktaya geldi ki... 18 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmenin olduğu bir sistemden bahsediyoruz. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye'nin örneklemi değil; evreni. Eğer biz Millî Eğitim Bakanlığının enstrümanlarını çok aktif olarak kullanırsak ulaşamayacağımız hiçbir nokta yok.
Halk eğitim merkezlerimizde şiddet, şiddeti önleme, kadına yönelik şiddetle mücadele, öfke kontrolü ve diğer parametrelerle ilgili aktif olarak çalışmalar devam edecek."
Okul yöneticilerine yönelik "şiddet" gündemli eğitimler
Bakan Özer, eğitim sisteminde 57 bin 108 okul bulunduğunu belirterek "Yönetici, öğretmen, öğrenci ve idari personelin uyumlu ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde ilerlediği bir okul iklimi tesis etme yönünde yeni çalışmalar başlattık. Bu çalışmaları da faaliyet planı kapsamında olmamasına rağmen buraya dâhil edeceğiz. Okullarımızda şiddete toleransın sıfır olduğu, akran zorbalığının mümkün olduğunca engellendiği her türlü etkinliği yaygınlaştıracağız. Bu kapsamında, 57 bin 108 okul yöneticimizin tamamını, yardımcılarıyla birlikte 90 bin kişilik çalışma arkadaşlarımızı çok kapsamlı eğitimlerden geçireceğiz. Bu eğitimlerin içinde kadına yönelik şiddet, akran zorbalığı ve bağımlılıklar gündem maddesi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Merkezî planlamalar yerine okul bazlı planlamalara başladıklarını, öğretmenlerin mesleki gelişimi konusunda okullara kaynak aktarılacağını hatırlatan Özer, "Burada da ana odaklardan biri, kadına yönelik şiddet olacak. Tüm öğretmenlerimizi bu eğitimlerden geçirmeye çalışacağız." dedi.
Okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının artırılması için 3 bin yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfının bu yıl açılmasının hedeflendiğini, sürecin çok hızlı ilerlediğini belirten Özer, "En son olarak OSB'lerde de anaokulları açılmasıyla ilgili Sanayi ve Teknoloji ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlıklarıyla yakında inşallah, güzel bir süreci başlatmış olacağız." dedi.
2000'li yıllardan itibaren Amerika'daki eğitim politikaları ile ilgili çalışmalarda, okul öncesi eğitimin, toplumun refahı açısından "uzun vadeli ekonomik getirisi en fazla, maliyeti en düşük olan bir eğitim politikası" olduğunun anlaşıldığını aktaran Özer, "Okul öncesi eğitimde yer alan çocukların, uzun vadede yaşamlarında şiddete yönelik eğilimleri çok daha düşük ve suç oranları çok daha düşük oldu. Onun için bu süreçte de kadına yönelik şiddetle mücadeledeki en kalıcı şeylerden biri de işte bu okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması olacak." değerlendirmesinde bulundu.