Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, MÜSİAD Genel Merkezinde gerçekleşen "Mesleki Eğitim ve İstihdam Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, mesleki eğitimin istihdamla bağının güçlendirilmesi için tüm dünyada ciddi proje ve çalışmaların yapıldığını kaydetti. Özer, "Artık 21. yüzyılda iş dünyasının beklediği becerilere sahip insan kaynağının yetiştirebilmesi için başarılı öğrencilerin mesleki eğitimi tercih etmesi gerekiyor." dedi.
Türkiye'de katsayı uygulamasının hem imam hatip hem de meslek liselerinin uzun yıllar travma yaşamalarına ve başarılı öğrencilerin bu okulları 12 yıl boyunca tercih etmemelerine sebep olduğunu hatırlatan Özer sözlerine şöyle devam etti:
"Vesayet odakları; imam hatip mezunlarından iş insanı, bürokrat, vali ve kaymakam olmasına tahammül edemiyordu. Onun için akademik olarak başarılı öğrencileri katsayı uygulamasıyla imam hatiplerden uzaklaştırdılar. Aynı şey, meslek liseleri için de oldu. Yükseköğretime gitme umudu olan başarılı öğrenciler, tedrici bir şekilde göçmen kuşlar gibi meslek liselerinden uzaklaştılar. Sonucunda ne oldu? Akademik olarak başarısız öğrenciler homojen bir şekilde kümelenmeye başlayınca meslek liselerinde öğretmenlerin öğrencilerden beklentileri de düşmeye başladı. Eğitim ortamları çok daha dezavantajlı olmaya başladı. Bu, 2012 yılına kadar sürdü."
Söz konusu uygulama nedeniyle Türkiye'nin 3 ciddi maliyet ödediğini dile getiren Özer, "Birinci maliyet; iş gücü piyasasının, iş insanlarının uzun yıllardan beri 'Aradığım elemanı bulamıyorum.' demesi. Sadece çırak, kalfa, usta değil; aynı zamanda teknisyen ve istenilen becerilerle donanmış teknisyenlere erişilemedi. Dolayısıyla Türkiye'nin ekonomik kalkınmasıyla ilgili ciddi bir darbe vurulmuş oldu. İkincisi, eğer siz akademik olarak başarısız öğrencileri homojen bir şekilde bir okul türünde kümelerseniz okullar arası başarı farkındaki uçurumu ciddi bir şekilde derinleştirirsiniz. İşte bugün eğitim sistemimizdeki okullar arası başarı farkının kök noktası bu uygulamadır. Üçüncü olarak ise hiç öngörülmeyen bir şey ortaya çıktı. Meslek liseleri iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağı yetiştiremediği gibi, bu okullarda devamsızlık ve terk oranları artmaya başladı." diye konuştu. Özer, bu problemleri çözmek için hükûmetlerin ciddi bütçeler kullanmak durumunda kaldığını belirtti.
Millî Eğitim Bakanlığı olarak mesleki eğitimde iki kanalı kullandıklarını belirten Özer, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde teorik eğitim verildiğini, mesleki eğitim merkezlerinde ise haftada bir gün okulda, dört gün işletmelerdeki gerçek iş ortamında eğitim alındığını anlattı. Bakan Özer, Almanya'da uzun yıllardır deneyimlenen dual mesleki eğitimde olduğu gibi mesleki eğitim merkezlerinin hem okulu hem işletmeyi eğitim ortamı olarak kullandığını kaydetti.
2012 yılında katsayı uygulamasının kaldırılmasının ardından mesleki eğitimin güçlendirilmesi için Millî Eğitim Bakanlığının büyük çaba sarf ettiğini ifade eden Bakan Özer, kendilerinin de mesleki eğitimi güçlendirmek için iki kritik hamleler yaptığını söyledi.
Bunlardan birincisinin özel sektörün tüm eğitim süreçlerine dâhil edilmesi olduğunu dile getiren Özer, "Müfredatı birlikte güncelleyelim, öğrencilerin işletmedeki beceri eğitimlerini birlikte planlayalım, mesleki eğitimin kalitesinde kritik olan işbaşı ve öğretmenlerin alan ve atölye öğretmenlerinin işbaşı ve mesleki gelişim eğitimlerini birlikte planlayalım. Baktık ki aslında özel sektörün yıllardan beri beklemiş olduğu iş birliği zemini bu. Hızlı bir şekilde meslek liselerinde eğitim verdiğimiz tüm alanlarda sektörün en güçlü temsilcileriyle güçlü iş birlikleri kurduk." diye konuştu.
Mesleki eğitimdeki başarılara dikkati çekmek için birkaç örnek paylaşan Bakan Özer, İstanbul Sanayi Odası (İSO) iş birliği ile eğitim verdikleri lisede kâğıt havlu üretilerek Fransa'ya ihracat yapıldığını, bunun yanında kâğıt havlu makinesinin de aynı lisede üretildiğini kaydetti. Artık meslek liselerinin yurt dışına ihracatla birlikte TEKNOFEST gibi organizasyonlarda önemli projeler geliştiren okullar hâline geldiğini ifade eden Özer, mesleki eğitim merkezlerine ilişkin de şunları söyledi:
"Eğitim aldığı alanda istihdam oranı yüzde 88. Mezunların yüzde 75'i de eğitim aldıkları firmada çalışmaya devam ediyor. Düşünün, dört yıl sizde eğitim alıyor öğrenci. Kapasitesini, verimliğini biliyorsunuz. Onunla çalışmak istemez misiniz? Tüm süreç, 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'yla şekillendiriliyor. Mesleki eğitim merkezindeki tüm öğrencilere ayda asgari ücretin üçte biri kadar ücret ödeniyor. Hem işveren için hem de öğrenci için cazip bir mekanizma ürettik. Kovid-19 salgınından sonra küçük ve orta ölçekli işletmeler ekonomik sıkıntılar çekmeye başladı. 'O asgari ücretin üçte birlik kısmını tamamen devlet olarak üzerimize alalım.' dedik. İşveren maddi bir şeye hiç karışmasın, sadece kapılarını açsın. İkincisi, üç yıllık çırak, kalfa olduğu zaman asgari ücretin üçte biri kadar para almaya devam etmesin. Onu asgari ücretin yarısına çıkaralım ve aynı zamanda iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı da sigorta yapalım. 25 Aralık 2021'de yasa öncesi, Türkiye'deki çırak, kalfa sayısı 159 bindi. Bugün 820 bin. Yıl sonuna hedefimiz 1 milyon gencimizi meslek eğitim merkezleriyle buluşturmak."
28 Şubat sürecinin tersine çevirmiş olduğu akıntı normale döndü
Bakan Özer, sektörle yaptıkları iş birlikleri sayesinde 28 Şubat sürecinin tersine çevirmiş olduğu akıntıyı yeniden normale çevirdiğini belirterek birçok mesleki ve teknik Anadolu lisesinin yüzde birlik başarı diliminden öğrenci almaya başladığını kaydetti.
Özer, katsayı uygulamasından dolayı sosyoekonomik seviyesi en dezavantajlı olan ailelerin çocuklarının kümelendiği meslek liselerinin üretim kapasitesini artırarak o öğrencilere yaptıkları üretim kadar katkı payı vermek istediklerini söyledi. Özer şöyle konuştu: "Meslek lisesinde 200 milyon bandında üretim vardı, eğitim vermiş olduğu 54 farklı alanda. Hangi illerde ne kadar üretim var, hangi okullarda ne kadar üretim var? diye baktık. İstanbul, Sakarya, Kocaeli, Bursa İzmir, Afyon, Konya, Gaziantep gibi sektörün kümelendiği illerin hiçbiri ilk yirmide yoktu. Birinci Batman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi çıktı. Çünkü onlar için hayat memat meselesiydi. Gerçekçi bir ilişki vardı, eğitimle gelir bağlantılı olarak. Ha o zaman il müdürlerimizle toplantı yaptık. Dedik ya nasıl arttırabiliriz? Bu kapasiteyi. Orada bir il müdürümüz dedi ki meslek liselerindeki üretimden elde edilen gelirin yüzde 15'i hazine payı olarak kesiliyor, bunu yüzde 1'e düşmesi lazım. Görüşmeler yaptık ve Allah'a şükür yüzde 1'e düşürdük. Bir anda meslek lisesinin üretim kapasitesi artmaya başladı. 2021 yılında 200 milyondan aldık, 1 milyar 162 milyonla kapattık. Öğrencilere, üretime yaptıkları katkılardan dolayı 55 milyona yakın pay dağıttık öğrencilere. Öğrenciler okurken para kazanmaya başladılar. Öğretmenlere de 112 milyona yakın bir pay dağıttık. Bu seneki hedefimizi Cumhurbaşkanımız açıkladı, 1 buçuk milyar. Sekiz aydaki elde ettiğimiz gelir 1 milyar 75 milyon. 1 buçuk milyar değil muhtemelen 2 milyar bandını geçeceğiz. Üretim kapasitesini artırırken aslında biz birden fazla amacı elde etmiş olduk. Aslında okullar üretim yapılan yerler değil, fabrikalar değil, ama yaparak ve üreterek öğrenme en kalıcı öğrenmedir. İşte artık öğrenciler bir taraftan başarılı öğrenciler gelmeye başladı. Bir taraftan yaparak ve üreterek öğrenme kapasitesi meslek liselerinde yaygınlaşmaya başladı. Aynı zamanda emekle hakkaniyetli ilişkiyi çok erken yaşlarda kurmaya başladılar. Çünkü ceplerine para girmeye başladı. Kariyerlerini çok daha sağlıklı bir şekilde yapabilme imkânına sahip oldular."
28 Şubat'ın harap ettiği liselerden inovatif çalışmalar yapan meslek liselerine...
Daha sonra üretim kapasitesini fikri mülkiyetle buluşturmak istediklerini aktaran Özer, "Dünyadaki rekabete baktığınız zaman rekabetin ana odağını fikri mülkiyet ve sınai haklar oluşturmakta. Patent, faydalı, modern marka tasarım kapasitesi ve onun ticarileştirilmesi. Cumhurbaşkanımızın katılımıyla 50 altyapısı güçlü olan meslek lisesinde AR-GE kurduk. İlk defa 28 Şubat sürecinin harap hale getirmiş olduğu meslek liselerinden başarılı öğrencilerin geldiği inovatif çalışmalar yapan bir meslek lisesine doğru bir yolculuktu bu. Şu anda o sayı 55'e çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı son on yılda 29 tane ürünün tescilini almışken meslek liseleri 1000'e yakın patent, faydalı model marka tasarım tescili almaya başladılar. Bu kapasiteyi diğer okullarımızla, bilim sanat merkezleriyle, fen liseleriyle, imam hatip liseleriyle buluşturmaya başladık. 2022 yılındaki hedefimiz, 7 bin 500 tane ürünün tescilini almakken 8 bin 300'e çıktık. Bunların 74 tanesi tescillendi. Milli Eğitim Bakanlığı meslek liseleri yurt dışına ihracat yapmaya başladı." diye konuştu.
Eğitimle ilgili sorunların kaynağını doğru tespit edip çözümler üretildiğinde, sahanın da bir şekilde bu çözüme katıldığını ve böylece akışın değiştiğini söyleyen Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesleki eğitim merkezlerini güçlendirerek meslek liselerini de artık daha çok üst becerilere hitap eden bir yapıya; yapay zekâ, otomasyon ve robotik kodlamaya, onların çok daha yoğun bir şekilde kendisine yer bulduğu ve becerilerin de sürekli güncellenebildiği bir mekanizmaya doğru evireceğiz. OECD'nin kullandığı çok ilginç bir parametre var. Burada Türkiye'nin net oranı yüzde 30'lar civarında. OECD ülkelerinin ortalaması ise yüzde 15'ler civarında. Bir eğitim sistemiyle iş gücü piyasası arasındaki geçişkenliğin performansını ölçen en önemli parametrelerden biri, bu. Eğer eğitim sisteminizle iş gücü piyasası arasındaki geçişkenlik kolaysa bu oran, düşüyor. Geçişte problemleri varsa bu oran yükseliyor. İşte bu mesleki eğitim merkezleriyle atmış olduğumuz adımlarla bir sonraki yılın verilerinde bu oranın yüzde 30'lardan OECD ortalamalarına doğru çekildiğini göreceksiniz."
"Mesleki eğitimde tamamlama programı geliştirdik"
Mesleki eğitim merkezlerini sadece güçlendirmekle kalmadıklarını kaydeden Özer, aynı zamanda genç işsizlik oranlarını da düşürdüklerini belirtti. Özer, "Mesleki eğitim merkezinde geliştirdiğimiz modelde aynı zamanda tamamlama programı da geliştirdik. Yani lise ve üstü bir eğitimden mezun olan gencimiz, istemesi durumunda altı ay gibi kısa sürede mesleki eğitim merkezi programından mezun olabiliyor. Şu anda, 221 bin gencimiz bu kapsamda eğitim alıyor. Yüksek lisans mezunu gençlerimiz, gelip mesleki eğitim merkezlerinde usta olabilmek için eğitimlere koşuyorlar. Geçişkenlikleri olan bir eğitim sistemi, iş gücü piyasası ve mekanizması kurduğunuz zaman, inanıyorum ki Türkiye'nin hem insan kaynağı anlamında hem de ekonomik kalkınmayla ilgili hiçbir problemi kalmayacak ve çok daha hızlı bir şekilde yoluna ilerleyebilecek." diye konuştu.
Özer'in konuşmasının ardından MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Bakan Özer adına yetim bir çocuğun 6 aylık eğitim, sağlık, gıda kıyafet giderlerini karşıladıklarına ilişkin yetim hamilik sertifikasını takdim etti. Özer, bunun hayatında aldığı en anlamlı hediyelerden biri olduğunu belirterek Asmalı'ya teşekkür etti.
Program sonrası basın mensuplarına çalıştaya ilişkin bir değerlendirme yapan Millî Eğitim Bakanı Özer, MÜSİAD'ın 32 yıllık geçmişinde Türkiye'de istihdam ve mesleki eğitim alanında başarılı çalışmalar yaptığını belirtti. Bu anlamda MÜSİAD'ın mesleki eğitimin güçlendirilmesine yönelik projelerde Bakanlığın önemli paydaşlarından olduğunu kaydeden Özer, çalıştayın odağında da eğitim ve istihdam olduğunu vurguladı. MÜSİAD Başkanı'nın da ifade ettiği gibi "Türkiye'de mesleki eğitimin son bir yılda toparlanma, ayağa kalkma ve geleceğe umutla koşma evresine geldiği"ni aktaran Özer; mesleki eğitimin iş gücü piyasasına insan kaynağı sağlama noktasında önemli bir yerde olduğunu, bu aşamaya gelinmesinde TOBB, İSO, ATO, ASO ve Savunma Sanayii Başkanlığı gibi diğer sektör temsilcilerinin de önemli katkıları olduğunu belirtti. Özer; MÜSİAD Başkanı, yöneticileri ve sürece katkı veren herkese teşekkür ederek "İnşallah, artık iş adamlarımızla el ele verip mesleki eğitimle ilgili yepyeni başarı hikâyelerini ortaya çıkaracağız. Mesleki eğitimin ülkenin geleceği açısından çok kritik bir eğitim türü olduğunu tüm ebeveynlere, ailelere göstermiş olacağız." dedi.
Çalıştayın mesleki eğitim ve iş dünyası arasında köprü vazifesi göreceğini aktaran MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı ise "Bu konuda Sayın Bakanımızın çok önemli bir tecrübesi var. Mesleki ve teknik Anadolu liselerine yaptığı katkılar ve ayrıca mesleki eğitim merkezlerinin yeni yasa değişikliğinden sonra artan istihdam sayıları iş dünyasını çok mutlu etmiştir. Mesleki eğitime giden öğrenci sayılarında yedi sekiz kat artış oldu. Bu da Türk iş dünyası olarak aranan nitelikli eleman konusundaki çok büyük bir açığı kapatacak." diyerek Bakan Özer'e teşekkür etti.