Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Bolu Valisi Ahmet Ümit'i ziyaret ederek Şeref Defteri'ni imzaladı. Sonrasında gazetecilere açıklama yapan Bakan Özer, 1 haftalık aranın ardından 81 ilde yüz yüze eğitime kararlı bir şekilde devam ettiklerini söyledi.
Ara tatilde öğrenci ve öğretmenlerin dinlendiğini belirten Özer, öğretmenlerin "Öğretmen Bilişim Ağı" ile mesleki gelişim eğitimlerine devam ettiklerini kaydetti.
Bakan Özer, öğretmen ve öğrencilere geriye kalan 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında başarılar dileyerek şöyle konuştu: "Kararlı bir şekilde başladığımız yüz yüze eğitim yolculuğunu, gerekli tedbirleri alarak çok başarılı bir şekilde devam ettirdik. Hiçbir kesintiye uğratmadan gerekli tüm önlemleri alarak süreci başarılı bir şekilde nihayetlendirmek üzereyiz. Çok az bir süremiz kaldı 2021-2022 eğitim öğretim yılının tamamlanmasına. Öğretmenlerimize tüm fedakârlıkları için teşekkür ediyorum çünkü maskeyle ders anlatmak öyle kolay değil. Yine küçük yavrularımız, öğrencilerimiz de büyük fedakârlıkla yaşlarına bakmadan tüm kurallara uyarak, gerekli sağlık tedbirlerini alarak kararlı bir şekilde yaklaşık 8 aydır eğitimlerine devam ediyorlar, hepsini kutluyorum bu kararlı duruşları nedeniyle. Tüm eğitim camiamız, öğretmenlerimiz, velilerimiz, öğrencilerimiz, Kovid-19 sürecinde şunu göstermiş oldu: Gerekli önlemler alındığı zaman en güvenli ortamlar, eğitim ortamlarıdır. İnşallah, bundan sonra böyle salgınlar yaşanmaz, dilek ve temennimiz budur ama farklı durumlar oluşsa bile artık tüm ülke, okulların ilk açılacak ve son kapanacak yerler olduğunu 2021-2022 eğitim öğretim yılıyla görmüş oldu. Önlemler alındığı zaman okulları kapatmanın gerekmediği de tüm toplum tarafından da kabullenilmiş oldu."
İllerdeki eğitimin kalitesini daha iyi noktaya çekmek, eksiklikleri yerinde görmek, öğretmen ve yöneticilerle birlikte olmak için mümkün olduğu kadar kentlerde buluşmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Bakan Özer, "Bugün de Bolu'dayız. Kapsamlı bir şekilde Bolu'daki eğitim yatırımlarını değerlendirme imkânımız olacak. Aynı zamanda Bolu'nun mevcut eğitim kalitesini çok daha iyi noktaya çekebilmek için nelere ihtiyaç var, özellikle deprem güçlendirme ve yıkım çalışmaları kapsamında gelinen noktalar neler, onları ayrıntılı bir şekilde değerlendireceğiz. İnşallah, değerlendirme sonrasında da Bolu'ya müjdelerimiz olacak." dedi.
Bakan Özer, Bolu'daki eğitim kalitesinin iyi noktalara getirilmesinde katkılarından ve başarılı koordinasyonundan dolayı Vali Ahmet Ümit ile milletvekillerine ve diğer yetkililere teşekkür etti.
Bolu'ya 680 milyon liralık eğitim yatırımı müjdesi
Bakan Özer, Bolu Valiliğindeki il eğitim değerlendirme toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Bolu'daki 290 milyonluk mevcut yatırımları, 390 milyonluk ilave yatırımla 680 milyon liraya çıkardıklarını söyledi.
Bolu'da güçlendirme yapılacak 40 okulun tamamını bu yıl bitirecek şekilde yatırım planı yaptıklarını belirten Bakan Özer, 32 derslikli ilkokul yapımına karar verdiklerini kaydetti.
Özer, Mengen Aşçılık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesine 100 kız öğrenci kapasiteli, Altındağ Kız Anadolu İmam Hatip Lisesine 150 kız öğrenci için pansiyon yapılmasına karar verdiklerini dile getirerek kentteki mevcut okulların küçük ve büyük onarımları için 15 milyon liralık bir ödemeyi Bolu'ya göndereceklerini söyledi.
Kentteki elektronik sınav merkezi sayısını 3'ten 5'e çıkarma kararı aldıklarını dile getiren Özer, şöyle devam etti: "Bakanlık olarak bu dönemde en fazla ağırlık verdiğimiz konulardan biri, tüm Türkiye sathında okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması. Son 19 yıl içinde, tüm eğitim kademelerinde ciddi bir okullaşma sağlandı. Orta öğretimde yüzde 44'lük okullaşma oranları yüzde 90'lı seviyelere ulaştı ama en büyük eksikliğimiz okul öncesi eğitimde bulunuyordu, Türkiye'nin tüm bölgelerinde çocuklarımızın okul öncesi eğitime erişimini artırımı yaygınlaştırıyoruz. Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın da açıkladığı gibi 3 bin yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfını 2022 yılının sonuna kadar, inşallah, tamamlayacağız."
Bakan Özer, merkeze iki, Gerede, Taşkesti, Göynük ve Seben'e birer ve ayrıca merkeze özel eğitim anaokulu olmak üzere 7 anaokulunu Bolu'ya kazandıracaklarını ifade etti. Bunun dışında Gerede'nin spor kompleksi ihtiyacının da karşılanacağını anlattı.
Bakanlık olarak özel yetenekli öğrencilerin yeteneklerinin artırılması ile ilgili destek verdikleri bilim ve sanat merkezlerinin sayılarını artırmaya çalıştıklarını, bu kapsamda Bolu'ya bir bilim sanat merkezi kurma kararı aldıklarını belirten Özer, yatırımların hayırlı olması temennisinde bulundu.
Bakan Özer, güçlendirme çalışmalarının ikili eğitimin artmasına neden olduğunu dile getirerek bu yılın sonuna kadar bu çalışmaların hepsini tamamlayıp güçlendirmeden kaynaklanan ikili eğitimin tüm okullarda ortadan kalkmış olacağını belirtti.
Özer, konuşmanın sonunda Bolulu vatandaşların ramazan ayını kutladı.
Bakan Özer, Bolu'da muhtarlar ve STK temsilcileriyle iftarda bir araya geldi
Millî Eğitim Bakanı Özer, programı kapsamında Bolu Valiliği tarafından mahalle muhtarları ve sivil toplum kuruluşlarına verilen iftara katıldı.
Özer, burada yaptığı konuşmada Türkiye genelindeki eğitim yatırımlarıyla ilgili değerlendirmede bulunarak son 20 yılda Türkiye'de eğitimden sağlığa, turizmden ulaştırmaya ve altyapıya kadar 81 il ile 922 ilçede devasa yatırımlar yapıldığını anlattı.
Ülke genelindeki eğitim yatırımlarıyla ilgili bilgiler veren Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "81 il, herhangi bir bölge, il, ilçe ayrımı yapılmaksızın Türkiye'nin tüm noktalarından okul öncesinden ortaöğretime, ortaöğretimden yükseköğretime kadar bu ülkenin çocuklarının eğitime erişimiyle ilgili Cumhuriyet tarihinde görülmemiş inanılmaz bir yatırım, 19 yıla sığdırıldı. 2000'li yıllarda ortaöğretimdeki okullaşma oranı, yüzde 44'ler seviyesindeydi. Bugün yüzde 90 seviyesinde. 2000'li yıllarda 100 tane çocuğumuzun sadece 44 tanesi liseye erişebilirken bugün 90 tanesi erişebiliyor. 5 yaşındaki okul öncesinde okullaşma oranı, sadece yüzde 14'tü. Bugün yüzde 90'a ulaştı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları, yüzde 14'lerden yüzde 44'lere ulaştı. Yani okul öncesinden yükseköğretime kadar tüm alanlarda okullaşma alanlarımızda devasa yatırımlar yapıldı."
350 binlerden 855 bini bulan derslik sayısı
Özer, bir ülkenin en kalıcı ve sürdürülebilir sermayesinin beşeri sermayesi olduğunu belirterek "Biz ülke olarak yeraltı zenginlikleri konusunda diğer ülkelere göre biraz daha zayıfız. Bizim en güçlü ve kalıcı sermayemiz insan kaynağı, beşeri sermaye. Onun için bu beşeri sermayenin niteliğini artırmanın tek bir yolu var: O da eğitim. Çocuklarımızın, sizlerin çocuklarının her seviyede ister 3 yaşında olsun, ister 10 yaşında olsun, ister 15-20 yaşında olsun, yaşı ile uyumlu bir eğitimi almak, ona ücretsiz bir şekilde erişebilmek en doğal hakkı. İste bu hak tüm Türkiye sathında son 19 yıl içinde hızlı bir şekilde sağlanmış oldu. Derslik sayısı 2000'lli yıllarda 350 binler civarındayken bugün 855 bin dersliği olan bir eğitim sisteminden bahsediyoruz." ifadesini kullandı.
Türkiye'de 2000'li yıllarda eğitim sisteminde 500 bin öğretmen varken bugün bu sayının 1,2 milyona ulaştığını da vurgulayan Özer, şunları söyledi: "Yükseköğretimi saymazsak 18 milyon öğrenci 1,2 milyon öğretmenin olduğu devasa bir sistemden bahsediyoruz. Bunların hepsi ülkemizin geleceğini inşa edecek olan, bölgede ve dünyada söz sahibi olması için nitelikli eğitimden geçmesi gereken gençlerimiz için yapılan kalıcı yatırımlardır. Eğitim yatırımının kaybedeni yoktur. Eğitim yatırımı hiçbir zaman zarar etmez. Bu süreçte en fazla bu eğitimdeki kitleselleşme etkisinden yararlanan iki tane kesim var. Bir tanesi sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesim. Yani bizim gelir seviyesi düşük olan garip gureba vatandaşımız. Bunların çocuklarının hepsi eğitime ücretsiz olarak erişebiliyor. İkincisi de kızlarımız."
Özer, Türkiye'de kız çocukların eğitime erişimiyle ilgili sürekli kampanyalar yapıldığını belirterek "Kız çocuklarımız okusun, ilkokula gitsin, ortaokula gitsin, istihdamı artırılsın çünkü eğitim arttığı zaman istihdam edilebilirlik de artıyor. Kendi ayakları üstünden dursun ve şiddete maruz kalmasın. Son 19 yıldaki yatırımlar sayesinde kız çocuklarının ve kadınların eğitimle ilgili sorunu bu ülkede kalmadı. 2002 yılında kız çocuklarının ortaöğretimdeki okullaşma oranı sadece yüzde 37,9'du. Bugün yüzde 88. Yükseköğretimdeki kız çocuklarının ve kadınların okullaşma oranı yüzde 11'di bugün yüzde 48,5. Erkek çocuklarının bile okullaşma oranını geçti. Bu dönemde bir taraftan vatandaşların ekonomik arka planı ne olursa olsun eğitime erişimleri artarken aynı zamanda kız çocuklarımızın da eğitime erişimleri, eğitimle ilgili problemleri çözülmüş oldu." dedi.
"Bugün, kadına şiddetle ilgili konuşanların, kız çocuklarıyla ilgili konuşanların dün kız çocuklarımızın eğitime erişimiyle ilgili sıkıntılar yaşadığı zaman sustuğunu görüyoruz." diyen Özer, sözlerini şöyle tamamladı: "Onun için bugün konuşacakları bir şey yok. Dün eğitim sisteminde başörtüsü nedeniyle kız çocuklarının ve kadınların eğitime erişimi engellendiği zaman susanların, bugün kadına şiddetle ilgili de konuşacakları bir şey yok. Son 20 yıl eğitimde sadece kitleselleşme ve evrenselleşme süreci yaşanmamıştır. Aynı zamanda eğitimde demokratikleşme de gerçekleşmiştir. Katsayı uygulamasından başörtü yasaklarına kadar. Elbette gidecek daha çok yolumuz var. Eğer bölgemizde iddia sahibi bir ülke olacaksak insan kaynağımıza sürekli yatırım yapmak zorundayız. Ama nereden nereye geldiğimizi de görmek zorundayız."